HOŞ GELDİNİZ



Gazetede yayımlanan makalelerimi artık buradan da takip edebilirsiniz.


İlginize teşekkürler...


11 Mart 2010 Perşembe

Atamızı seviyoruz...Gelsin Paralar!

Bir lider…
Ulusu için cephe cephe savaşıp ömrünü hesaplaşmalarla, çatışmalarla tüketen, ancak bundan bir an bile pişmanlık duymayan bir önder…
Tek Adam…
Yurdunu ne pahasına olursa olsun savunan bir kahraman… Nasıl anlatılabilir ki beyaz perdede?
Onu tanımayan, onunla hiç yüz yüze gelmemiş; ancak emanetlerini her güçlüğe rağmen koruyup kollamaya çalışan ve gelecek kuşaklara taşımaya daha ilkokul sıralarında ant içen bir gençliğe nasıl anlatılmalı?
Nasıl yaşatılmalı minicik ve tertemiz çocuk yüreklerde?
Açıkçası bu sorularımın cevabı ne Mustafa filminde gizli ne de son günlerde vizyona giren Veda filminde.
Daha önceleri de denendi, izlendi, yorumlandı Ata’nın hayatı.
İlk olarak Refik Erduran’ın TRT için yazdığı Metamorfoz adlı bir senaryo ile çıktı karşımıza.
Ardından Cumhuriyet, Kurtuluş gibi yapımlar geldi.
Sonra Can Dündar’ın bakışı ile bir “Mustafa” tanıdık. Ancak Kemal’i ve Ata’lığı eksik idi.
Şimdi ise Zülfü Livaneli’nin Veda adlı romanından senaryo haline getirdiği film ile Ata’mızla yeniden yaşıyor ve yeniden hesaplaşıyor gibiyiz. Onun özel hayatına, yaşadığı çıkmazlara yeniden tanık oluyor, ulusumuzun dirilişine neden olan Ata’mızı yeniden mercek altına getirip koyuyoruz.
Ama asıl meselenin onun bu millet uğruna neleri feda ettiği.
Oysa biz bunu göz ardı ediyoruz.
Bir liderin hareminden bir hâsılat çıkarıp cepleri doldurmayı düşünüyoruz…
Ne güzel değil mi?
Ata’mızı ne çok seviyoruz. (!)
Son olarak Hamdi Alkan’ın da 19 Mart’ta vizyona girecek olan “Dersimiz Atatürk” adlı filmi var.
Umarım bu filmin farklı bir yanı olur.
Yok bu da benzerlerinden olursa bize tek bir şey kalıyor.
O’nu hakikatiyle anlatabilecek bir sinemanın varolabilme ihtimalini düşünmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Seçim Olsa Kime Oy Verirdiniz?