HOŞ GELDİNİZ



Gazetede yayımlanan makalelerimi artık buradan da takip edebilirsiniz.


İlginize teşekkürler...


16 Şubat 2010 Salı

Futbol Cahillerine GÜLÜYORUM

Aslında övünmek gibi olmasın ama eğer düşünmüş olsaydım iyi bir spor yazarı olurdum.
Yoo öyle bol keseden atıp tutmaz ya da “Bu adam teknik direktör ise ben de Guardiola’yım” sözlerini sarfederek haddini bilmeyen zavallı durumuna düşmezdim.
İyi bir analiz yeteneğim olduğu için 90 dakika içerisinde kim ne oynamış, kim oynamamış ya da neden oynayamamış detaylıca ortaya koyardım.
Ancak ben daha ciddi konulara eğilmeyi tercih ettim ve mesleğimi de bu yönde sürdürüyorum.
Buna karşın şu televizyonlarda zaman zaman acaba adam gibi bir analize şahit olur muyum diye baktığım spor programlarında hayal kırıklığına uğrayınca da tespitlerimi köşeme taşıyorum.
Şu anda sizlere bahsetmek istediğim konu da bu yönde işte.
Maalesef seviyenin mumla arandığı, komplo teorilerinin havada uçuştuğu programlarda şöyle bir geyik söz konusu her maç sonrasında.
Özellikle de Fenerbahçe’nin iyi maç çıkardığı haftalarda.
“Fenerbahçe iyi gibi göründü ama rakibi buna imkan tanıdı.”
“Fenerbahçe mi iyi oynadı yoksa Diyarbakırspor mu kötüydü.”
“Fener takımı Bursa’yı 3 golle geçti ama şanslıydı.”
Şimdi bir dakika düşünün lütfen.
Böylesine anlamsız yorumlar futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülkede milyonların belleğine işlenebiliyor.
Birileri para kazanmak uğruna bu hakkı kendinde bulabiliyor.
Konuşmaktan aciz insanlar sırf bir süre top koşturmuş diye ekranlara çıkarılıp otorite diye kelam sahibi yapılabiliyor.
Ya da toplum içerisinde o şekilde davransa geveze damgası yiyecek bazı çenebaz adamlar bol keseden atıp komplo teorileri ile güya farklı yaklaşımlar ortaya koyduklarını öne sürebiliyor.
Sonra da bunun adı yorumcu, otorite oluyor.
Kimse kusura bakmasın ama açıkça olmasa da kapalı kapılar ardında küçümsedikleri ve şiddetin mimarı olarak gördükleri taraftarlar bile bu muhteremlerden çok daha akıllı ve mantıklı yorumlar yapabiliyor.
Daha çarpıcı analizlerle aralarında tartışabiliyor.
Ve bu yüzdendir ki bugün statlara sadece belirli spor yazarları taraftar tepkisi ile karşılaşmadan girip maç seyredebiliyor.
Çünkü insanlar kimin ne kalitede olduğunu çok iyi biliyor.
Dönelim yukarıdaki örneklere.
Bir defa oynanan maçta kötü takım gününde olmayan takım diye bir şey yoktur.
Olmaz.
Oynatmayan, iyi oynayan takım vardır.
Maçı kazanır ya da kazanamaz ama biri iyi oynar diğeri de bununla baş edemeyeceğini anlayınca kötü performansın sahibi olur.
Dolayısıyla Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ya da Trabzonspor gibi büyük takımlar maçları karşılarındaki rakip kötü olduğundan değil iyi oyunlarına karşılık verilemediğinden kazanır.
Ya da rakipleri kazanırsa daha kaliteli oyun ortaya koyduklarındandır.
Bunu göremeyerek iyi futbolu tukaka edip sadece bir takımın zaten kötü olduğundan bahsetmek pervasızlıktır hatta futbol cahilliğidir.
Son söz bu futbol cahilleri geçen sene Galatasay’ın kalecisi De Santis için “Mahalle arasında bile kalecilik yaptırmazlar.” diyebilmişti.
İşte o kaleci şimdi Buffon gibi dünya devini geride bıraktı Napoli’de değerini 20 katına çıkardı.
Dünya Kupası’nda da İtalya Milli Takımı’nın kalecisi olacak.
Allah cehaletten korusun insanları ama futbol cahillerinden iki kere korusun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Seçim Olsa Kime Oy Verirdiniz?