Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun, “Siyasete ahlakı hakim kılmak zorundayız.” sözleriyle ülke siyasetine ilişkin eleştirisi bana Niccolo Machiavelli’nin Hukuk ve Ahlak konusuna yönelik vurgusunu hatırlattı.
Şöyle demişti Niccolo Machiavelli ise, "İyi ahlak için iyi yasalar gereklidir. Yasalar da iyi ahlak olmadan korunamaz."
Maalesef yaşadığımız çağ Milenyum çağı da olsa tarih 2010’u da gösterse Türkiye’de siyaset hep aynı düzeyde.
Daha doğrusu düzeysizlkte.
Seviye ve itibar zaman zaman yükseliyor gibi gözükse de aslında hep yerlerde.
Siyasi bir ahlaktan bahsedebilmek için siyasetin neden varolduğu ya da neden yapıldığı gerçeğine bakmak lazım.
Demokratik ülkelerde siyaset toplum için, toplumla birlikte yapılır.
Parti teşkilatları yukarı ile taban arasındaki ilişkileri düzenli ve de sürekli halde tutarak iletişimi sağlar.
Amaç toplumun huzur ve refahı ülkenin sağlıklı bir yapıya büründürülmesidir.
Ancak gelin görün ki ülkemizde bunun tam tersidir söz konusu olan.
Siyaset toplumla değil belirli çevrelerle varolur.
Toplum sadece sandık zamanı oy veren güdülmesi gereken bir zümre olarak görülür.
Bu dillendirilmez tabii ama madalyonun arka yüzündeki gerçek budur maalesef.
Ahlaklı insanların girip siyasete değer katacakları yegane kurumlar olan partiler ise en küçük oluşumundan en büyüğüne hizipleşme ve de parti içi iktidarlarını pekiştirme mücadelesindedirler.
Bu öyle bir çekişmedir ki nitelikli kadroların teşkilatlarına girişte husumetler söz konusu edilebilir, önlerinin kesilmesi için sayısız caydırıcı önlem alınabilir.
Dolayısıyla bahsettiğimiz ‘Ahlaki duyarlılık’ daha başlangıçta hatta o dakika yok edilir.
Sonrası mı?
Sonrasında ise Machiavelli’nin sözü daha bir anlam kazanır.
İyi yasalar söz konusu olmaz hatta darbe kalıntısı bir Anayasa çıkar.
Böyle bir Anayasa’da bile iyi yasalar olsa da bunlar iyi ahlak olmadan korunamaz, uygulanamaz.
16 Şubat 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder