HOŞ GELDİNİZ



Gazetede yayımlanan makalelerimi artık buradan da takip edebilirsiniz.


İlginize teşekkürler...


14 Ocak 2010 Perşembe

İsrail'e ders mi, gündem değiştirmek mi?

Ortaçağ dönemlerinde tarikat şövalyelerinden kurtardığımız yakın tarihte ise Almanların soykırımından bize sığınan binlercesine kucak atığımız Musevi vatandaşlarımızı düşünüyorum bugünlerde.
Türkiye’de yaşıyor, her fırsatta da burayı ikinci vatanları olarak gördüklerini vurguluyorlar sonuçta.
Acaba İsrail ile yaşanan karşılıklı restleşmeler onları nasıl etkiliyor ya da bu konuda ne düşünüyorlar?
Belki bir gazete ya da televizyon akıl eder de görüşlerine başvurur biz de merakımızı gidermiş oluruz.
Restleşme deyince geleneksel bir hal almaya doğru gidiyor adeta.
1 yıl önce Davos’ta ‘One Minute’ ile başlayan süreç 1 yıl sonra Lübnan Başbakanı Hariri’nin ziyareti ile yeniden alevlendi.
Güzel ülkemin Başbakanı “Davos’a gidecek misiniz?” sorusuna verdiği yanıtı sadece ve sadece “Söz ağızdan bir kere çıkar. Gitmeyeceğim dedim ve gitmeyeceğim.” sözleriyle noktalasaydı ne 1 yıl önceki tartışma yeniden alevlenecekti ne de İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon diplomatik dilden uzak, hakaretamiz açıklamaları yapmış olacaktı.
En fazla Davos zirvesi başladığı gün birkaç televizyon ‘One minute’ haberleri yayınlayacak, gazeteler konuya ilişkin fotoğrafları sayfalarına taşıyacak ve konu yeniden ilişkilerin normalleştirilmesi üzerine seyredip gidicekti.
Ancak İsrail’in çoğunluğu Türkiye yanlılarından oluşan kabinesindeki tek Türk karşıtı ismi sayesinde yepyeni bir gerginliğin fitili ateşlendi.
Verilen sürenin bitimine yakın özür dilenmesi de pek bir anlam ifade etmedi.
Peki ama İsrail ile ilişkileri germek, bölgede onlarla iyi ilişkiler yürüten tek ülke konumundan uzaklaşıp salt arap yanlısı bir politika izlemek ne sağlar bize, ülkemize?
Ne getirir ne götürür?
Örneğin İsrail ile varolan büyük çaplı askeri ilişkilerimizi mi sonlandıracağız?
Yoksa zaman zaman yaptığımız istihbarat paylaşımlarına artık son mu vereceğiz?
Başta ABD olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki Yahudi cemaatlarinin -çoğu zaman çıkarları gereği de olsa- Türkiye’ye yönelik desteklerini görmezden mi geleceğiz yoksa.
İsrail’i tukaka yapınca bölgedeki etkinliğimiz dahada mı artacak, arap dünyası Türkiye’ye kucak mı açacak?
Ya da sırtını ABD ve Avrupa’ya dayamış ve tüm zenginliğini buraya aktarmayı görev saymış arap dünyası Türkiye’nin hamiliğine evet deyip etrafımızda mı toplanacak?
Ülke idaresi fevri davranışları kaldırmayacak kadar özen sonrasında da özveri ister.
Her ne kadar duygusal bir yapıya sahip olsak da dışarıya karşı politik bir söylem gerektiği muhakkak.
‘Pireye kızıp yorgan yakılmaz’ şeklindeki atasözümüzü hatırlatmakta yarar var.
Ayrıca hani art niyetli olsam güzel ülkemin Başbakanının iyice yoğunlaşan TSK ve Yargı tartışmalarının geri plana itilmesi için özellikle başlattığını düşüneceğim bu İsrail ile restleşme sürecini!
Ya da partisinin oy oranlarının yüzde 30’lara düştüğünü öne süren anketlerin birbiri ardına açıklanmasıyla yaşanan tartışmaları bertaraf etmek için!
Geçen yıl Davos’taki çıkışıyla oy oranlarını ciddi oranda artırmıştı sayın Başbakan.
Bir ikincisi tam da referandum tartışmalarının alevlendiği bugünler de olmaz mı dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Seçim Olsa Kime Oy Verirdiniz?