10 Ocak Gazeteciler Günü’nü kutladık önceki gün.
Biz gazeteci milleti pek yapmadığımız bir şeyi yaptık ve bir araya geldik bu özel gün münasebetiyle.
Meslek örgütümüz Gazeteciler Cemiyeti ile Buca Belediyesi’nin öncülüğünde.
Eski çalışma arkadaşlarımızla hasret giderdik, yaşı geçmiş ama ne meslek aşkları ne de enerjileri tükenmiş meslek büyüklerimizle sohbetler ettik.
Hani işine gelenin sevip saydığı gelmeyenin ise gözünün yaşına bakmadığı bir mesleğin mensupları olarak yedik, içtik, güldük, eğlendik.
Kısacası günlük iş stresinden uzak birkaç güzel saat geçirdik.
Gecenin en dikkate değer yanı şüphesiz İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in yaptığı konuşmaydı.
Mesleki sorun ve sıkıntılardan bahsetti, gazetecilerin darbe süreçlerinde eriyip giden haklarının yeniden sağlanması gerektiğinin altını çizdi, özellikle son birkaç yılda basın üzerinde yoğunlaşan baskılara işaret etti.
Sonra sözü bu baskıların en somut örneği olarak Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’a getirdi.
Zira Balbay Ergenekon sürecinde aylardır içerideydi.
Ve de İzmir Gazeteciler Cemiyeti üyesiydi.
Suçlu mu suçsuz mu, gerçekten kamuoyuna yansıtıldığı şekliyle darbe planlarının içinde mi yoksa iktidarın susturmak istediği kalem mi net bir şey söylemek imkansız.
Yargı süreci devam ediyor ve adalet er ya da geç tecelli edecektir.
Ancak dikkatinizi çekmek istediğim konu biz gazetecilerin kendimiz dışındakilere tanıdığımız sınırsız savunma hakkını ilk kez kendimiz içinde hatırlıyor olmamız.
Atilla Başkan bu konuda birkaç kere daha açıklama yapmıştı kısa da olsa ama önceki akşam çok net ve açık bir dille sahip çıktı üyesine.
Yargı sürecini kapalı kapılar ardında yürütmeyin dedi ilgililere.
Balbay ya da bir başka gazeteci, suçlu ya da suçsuz şu ki önemli olan mesleki bir örgütün sesini yükseltmesi idi aslolan.
“Bir avukat, bir doktor, bir hakim ya da bir savcı gibi gazeteciler de sahipsiz değildir” demekti, bunu işlemekti kafalara.
Cemiyeti sadece mahkum etmemekti bir tabelaya.
Varolduğunu hissettirmek, özellikle de mesleğin henüz başındaki gazetecilere “arkanızdayız” demekti açıkça.
Biz gazetecilerin de daha bir içten daha bir gönülden sahip çıkmamızdı bu duruşu ortaya koyan kuruluşumuza.
Başkandan ricam devam etsin bu duruşuna.
Genç, yaşlı, acemi, tecrübeli, üye ya da değil demeksizin sahip çıksın meslektaşlarına.
İşte o zaman çok daha dik durabileceğiz bütün varolan baskılara.
11 Ocak 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder