HOŞ GELDİNİZ



Gazetede yayımlanan makalelerimi artık buradan da takip edebilirsiniz.


İlginize teşekkürler...


8 Ocak 2010 Cuma

Ne Reformu, Neyin Reformu?

Hakkari’de başladı, Trabzon’a sıçradı, Tokat’ta pusuya dönüştü, İstanbul’da ev ve işyerleri saldırıya uğradı, Edirne’de etnik ayrışma yaşandı, Sakarya’da Kürt’ler dışarı diye bağrıldı ve şimdi Manisa’da Romanlar hedef alındı.
Ergenekon sürecinin bir sonucu mudur bunlar yoksa altı, yedi aydır tartıştığımız ve iktidarın dışında kimsenin tam olarak anlam veremediği açılım muammasının yansıması mıdır bu olaylar öngörmek çok zor.
Ancak ortada çok net görünen bir gerçek var ki; o da canım ülkemde ciddi kırılmaların yaşandığı.
Kimilerine göre Türkiye değişiyor, kabuğunu kırıyor, geleceğe yönelik ciddi bir reform sürecinden geçiyor.
Kimilerine göre ise Tayip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti iktidarı daha otokratik bir Türkiye hedefine son sürat ilerliyor.
Doğrusunu isterseniz bir değişim, bir reform sürecinden bahsetmek çok ama çok güç.
Reformdan kasıt ülkenin güvenliğinden birinci derecede sorumlu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yatak odası olarak nitelendirilen birimlerine girip var olduğu bile belli olmayan belgeleri aramak değilse tabi.
Ya da ordusunu hedefe giden yolda engel görüp, onu darbe girişimleri ile bağdaştırıp halkın gözünde küçük düşürmeye çalışmak ve de köşeye sıkıştırıp reflekslerini yok etmekse,
Durup dururken hem de tartışacak bu kadar konumuz varken bir de polise ve MİT’e ağır silah yetkisi tanıyacak yasa girişiminde bulunmaksa,
Önce ‘Kürt’ sonra ‘Demokratik’ diye niteleyip ne topluma ne de siyasetin diğer mercilerine tam olarak izah edemediğiniz açılım muamması ile dibe vurmaksa,
“Amerika ya da Avrupa ülkelerinin gizlisi saklısı olabilir ama biz şeffaf olmalıyız” diye devlet sırlarını bile ifşa etmekse eğer,
İstediğiniz yönde karar verdiğinde ‘yüce yargı’ aleyhinize karar verdiğinde ise ‘tukaka yargı’ diyerek baskı altına almaksa hukuku,
Devlet kredileriyle kendine yakın medya grupları oluşturmak sonra da kamuoyunu dilediğiniz gibi yönlendirmekse bu reform dediğiniz olgu pek tabiî ki haklı olabilirsiniz.
Ama birazcık aklı olan her birey için gerçek olan şu ki; tüm bunlar çağdaş ve demokratik ülke olma yolunda ilerleyen bir ülkenin yolu değil.

1 yorum:

  1. Merhaba,
    Bu çok ateşli bir yazı olmuş açıkçası. Reform dediğimiz şey, bence bu kadar basit bür süreç değil. Ancak bir ülke için reform niteliğindeki değişimler olur.İnsanlar neyin, nasıl değiştiğinin ayırdına varır. İşte o halli reform yaşandığını söyleyebiliriz, fikrimce... Bana göre ülkemizin ciddi bir değişime ihtiyacı var. Özellikle de boş beyinelrin, düşünebilme ve muhakeme etme yeteneğine kavuşmaya ihtiyacı var. Milletin günü birlik yaşamaktan vazgeçip bayrağı devredecekleri yeni nesiller için -Locke'nin de dediği gibi- boş bir levha gibi bedenleri üzerinde taşıdıkları kafalarını çalıştırmaları lazım.

    YanıtlaSil

Bugün Seçim Olsa Kime Oy Verirdiniz?