Başbakan Erdoğan hafta sonu buradaydı.
Yerel seçimler sonrasında İzmir’e ikinci gelişi.
Neyse ki bu gelişinde ilkinde olduğu gibi protestolar yoktu.
Daha sakin bir atmosferde programını tamamlayıp başkentin yolunu tuttu.
İzmir’e geldiğinde farklı bir söylem ummuştum kendisinden.
Nihayetinde buraya sadece yolun açılışını yapmak için gelmiyordu.
Demokratik açılımı, büyükşehirler içinde en az oyu aldığı İzmir’e anlatacak, İzmirlilerden destek isteyecekti.
Öyle de oldu.
Açılımdan bahsetti, “Bizi en iyi siz anlarsınız, destek verin” dedi.
Dedi ama açılım tartışmaları başladı başlayalı konuşageldiği söylemin bir karış ötesine geçemedi, geçmedi.
Mecliste söylemedi, belki ilk adımı İzmir’de atarda şu açılım muammasını ortadan kaldırır dedim.
Olmadı.
Bekledim, programını baştan sona takip ettim, dinledim ama farklı bir söylem göremedim.
Toplumun huzur ve refahını artıracak, akan kanı durdurup barış tohumları saçacak sayın Başbakanımız yine bildik yola başvurup muhalefete saydırdı.
Bahçeli böyle, Baykal şöyle..
“Akan kandan nemalanıyorlar, şehit gelsin de alkış tutalım diye hevesleniyorlar” dedi yine.
Allah aşkına sayın Başbakan yeter artık…
Bu millete yazık.
Açılım turu diye çıktınız muhalefete takılıp kaldınız.
Herkesin merak ettiği şu.
Bu açılım terör elebaşısı Öcalan’ı kapsıyor mu kapsamıyor mu?
Açılım dediğiniz muamma Öcalan’ı hapisten kurtarma, sonrasında ise kendisine siyaset yolunu açma projesi mi yoksa hakikaten dağdaki binlerce teröristi Öcalan’ı kullanmak suretiyle sosyal yaşama katma girişimi mi?
Bu sorulara ısrarla yanıt vermiyorsunuz?
Her sorulduğunda ya kaçamak cevaplarla işin içinden sıyrılıyor ya da muhalefeti süreci sabote etmekle suçluyorsunuz.
Gerçek her neyse paylaşın sayın Başbakan.
Bu milletten, bu halktan korkmayın. Hazmetmelerini beklemeyin.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki toplumsal bir mutabakattan uzak bir açılım gerçekleşmez.
Gerçekleşse dahi arzu edilen sonuç oluşmaz.
22 Aralık 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder