HOŞ GELDİNİZ



Gazetede yayımlanan makalelerimi artık buradan da takip edebilirsiniz.


İlginize teşekkürler...


20 Aralık 2009 Pazar

Olacak O Kadar

Olacak O Kadar
BİZ BÖYLEYİZ!


Olacak O Kadar programı hiç şüphesiz bir fenomen.
Beğenmeyenleri vardır elbette ama beğenenlerin çok daha fazla olduğu muhakkak.
Adeta bir öğütme makinesi gibi faaliyet gösteren tv dünyasında bu kadar yıl varolmak da bu başarının açık bir kanıtı aslında.
Hani belki eski al benisi yok denebilir ama yine de Levent Kırca ustanın performansı ile izlenmeye değer bir program.
Kırca usta şu aralar ülke gündemini hicvediyor ağırlıkla.
Basında yeralan, günlük hayatımızda varolan konuları işliyor esprili bir dille siyasileri taşlıyor müthiş skeçleri ile.
Önceki günkü programda da neler yoktu ki?
Kaçırdıysanız tekrarını mutlaka izlemelisiniz.
Türk’üm diyenlerin artık hapishaneleri boyladığını hicvetti büyük usta mesela.
Sonra günümüzün pek rağbet gören muhteremlerinden (!) efsunlu bir hocanın karı koca ilişkilerini ne türden yöntemlerle halletmeye çalıştığını gösterdi bizlere.
Ardından GDO’nun nemenem bir şey olduğunu koydu ortaya. Yemekte salatalık yiyen bir çocuğun Horoz’a dönüştüğünü babasının da oğlunu geri getirebilmek için harcadığı çabayı resmetti skecinde.
Bitmedi tabiî ki.
Evlenmek isteyen bir dede rolünde belirdi daha sonra.
Azgın mı azgın ama bir o kadar da sevimli ihtiyar olarak evim, arabam var hadi evlenelim dedi programdaki hatunlara.
Bunlar muthiş taşlamalardı elbette ama iki konu vardı ki üzerine sayfalarca yazı yazılabilirdi.
Biri Başbakan Erdoğan’ı içeriyordu.
Sayın Başbakan’ın ülkede yaşanan sorun ve sıkıntılardan haberdar olmamasına çalışan çevresinin çabası dile getiriliyordu.
Bir tv kanalına özel haberler yaptırılıyor, haberlerde esnaftan işadamına, sokaktaki vatandaştan mutfakta yemek yapan Ayşe teyzeye her kesimin görüşlerine yer veriliyor, herkes mutluluktan uçtuğunu dile getirip Başbakan’a dualar ediyordu. Sonra Başbakan da haberleri okuyup “Ülkemde işler yolunda” diyor, başını yatağa rahatça koyuyordu.
Diğeri ise korsan film ve kitap satıcılarını içeriyordu. Polis korsan operasyonuna çıkıyor ama ne kimseyi tutuklayabiliyor ne de mallara el koyabiliyordu. Çünkü satılan ürünler Ergenekon belgelerinden tutunda irticai faaliyetlere, hükümete ya da muhalefete yönelik sayısız belgelerden oluşuyordu. Sonuçta bunlar da yasak değildi. Hemen her gün basında ulu orta ortaya konulan konulardı.
Ve işte tüm bunlar Kırca ustanın ne hale geldiğimize dair hemen hepimizin önüne koyduğu müthiş birer aynaydı.
Gülüyoruz işte ağlanacak halimize.
Maalesef…

1 yorum:

  1. Merhaba
    Öncelikle bloğunuzun hayırlı olmasını dilerim. Dilerim ki gazeteden de takip ettiğim yazılarınız, sözünü sakınmadan ve doğru bildiğini (Köşenizin de adı gibi) mertçe devam eder.Çünkü bu ülkede cesaretle söylenen birçok düşünce, metanetle karşılanmıyor maalesef. Kaldı ki Levent ustanın da yaptığı gibi yeterince taşlanmıyor da.
    Taşlanmaktan kasdım da yerin dibine sokmak değildir elbette. Ama sizler, tiyatrocular gibi toplumun aynası olan bir mesleğin -gazeteciliğin- içinde olan insanlarsınız. Türk milletini yönlenlendiren, hatta açığa vurulmayan gerçeklerle de yüzleştiren bir mesleğin üyesiniz. Bu nedenle sizin de söylediğiniz gibi "güzel ülkemin,güzel insanları"nın ciddi ve yere basan yorumlara ihtiyacı var.
    İhtiyacı var. Çünkü Milli Mücadele'de de halkı derleyen, toplayan ve haberleşmesini sağlayan en önemli iletişim aracı gazeteydi. Ve ne kadar okumuyoruz desek de şöyle veya böyle haberdar oluyoruz ve yönlendiriliyoruz. Ben isterim ki bizi bizle yüzleştiren insanlar, sahip oldukları bu sorumluluklarının farkında olsun ve fark ettirsin insanlara varlıklarını.
    Sözün kısası makbul ise ben de burada fazla uzatmadan, siz değerli kalemimize teşekkür eder; başarılarının devamını dilerim.

    Duygu Özsoy
    Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

    YanıtlaSil

Bugün Seçim Olsa Kime Oy Verirdiniz?