Demokratik Toplum Partisi kapatıldı.
Anayasa Mahkemesi toplandı, enine boyuna tartıştı ve nihai kararını açıkladı.
Dünyanın hiçbir noktasında hatta üçüncü dünya ülkelerinde bile terör ile iç içe bir siyasal faaliyete izin verilemeyeceği vurgusu yapıldı, DTP ve idarecilerinin de şiddeti ve ayrılıkçı hareketleri ısrarla körüklediği savunuldu.
Sonuçta her ne söylenirse söylensin bugüne kadar kurulan bu misyona ait partilerden sonuncusu da tarihe gömüldü.
Şimdi başta Ahmet Türk olmak üzere parti idarecileri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yolunu tutacak.
Verilen kararın hukuki değil tamamen siyasi olduğu savından yola çıkılarak, Türkiye’nin mahkumiyetine çalışılacak.
Bu DTP’nin en doğal hakkıdır elbette.
Hakkıdır ama DTP idarecileri ve bu misyonun önderleri kendini biraz olsun sorgulamayacak mı?
Her defasında yaşanan yargı süreçlerini ve bu süreçlerin kapatmalar ile son bulmasına bir defa olsun kafa yormayacak, acaba bizim “Hiç mi sorumluluğumuz, hiç mi yanlışımız yoktu?” diye düşünmeyecek mi?
Kürt vatandaşların temsil yetkisini kendisine görüp, bunu her platformda dile getirirken hem onlar hem de tüm ülke halkına reva gördükleri tek gerçeğin şiddet, şiddet ve yine şiddet olduğunun ayırdına varmayacak mı?
30 yıllık bir sorunun çözüme kavuşturulması, yaşanan acıların son bulması adına ortaya konulduğu söylenen çözüm paketlerine “Biz ne dersek odur” mantığı ile yaklaşmaktan vazgeçmeyecek mi?
Kürt vatandaşlarımızın hak ve hukukunu savunmak, yaşam kalitelerini iyileştirmek adına hiç ama hiç mi çaba sarfetmeyecek, bu yönde tek bir siyasi söylem de geliştirmeyecek mi?
Tüm siyasi argümanını genel bir af konusuna atfedip, çözümün adresinin kendileri yerine İmralı olduğunu göstermekten vazgeçmeyecek mi?
Yaşanan en küçük bir sürtüşmede, en küçük bir anlaşmazlıkta yandaş kitleleri sokağa döküp, etrafı yakıp, yıkmak gibi nefreti daha da körükleyen tutum ve davranışlardan hiç mi kaçınmayacak?
Emine Ayna gibi demir yumruk (!) vekilleri öne sürüp, “Biz de dağa çıkarız” türünden söylemlerle ayrımcılığın doruk noktasına çıkarılmasına her yeni başlangıçta yer mi verecek?
Cevap evet ise sonuç belli.
Değişim beklentisi hayalden öteye gitmez, gidemez.
22 Aralık 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder