Çok değil bundan 10 yıl öncesine kadar kimse böylesine bir kaos ortamından bahsedemezdi.
Dış politikada çoğunlukla çuvalladığımız, ‘açılım’ muamması ile etnik ayrımcılığa kapıldığımız, iç politikada dediğim dedik anlayışını uyguladığımız, kurumları birbirine hasım haline getirdiğimiz bir dönemi yaşıyoruz maalesef.
Ve bir adım ötesine dair umut değil umutsuzluk hakim.
Hükümet artık kaos sözcüğünün iyice dillendirildiği böyle bir dönemde bir de Silah Kanun Tasarısı’nı sürdü gündeme.
Sanki tartışacak az konumuz varmış gibi.
Tasarı askeri silah alımını Milli Savunma Bakanlığı’ndan alıp Sanayi ve İçişleri Bakanlıklarına devrediyor.
Öyleki silah ruhsatı yetkisi de ordudan alınıp Valiliklere veriliyor.
Birçok tasarı gibi bu da AB’ye uyumun bir bedeli!
Bedel diyorum çünkü konu çok ama çok önemli, hatta hayati.
Tasarı adeta 5, 10 yıl öncesine kadar konuşulan komplo teorilerinden birinin, yani ülkenin en büyük tehdit olarak öngördüğü irtica tehlikesine giden yolun altyapısını oluşturur nitelikte.
Çünkü aklı başında hemen her Türk vatandaşının bildiği ve de kabul ettiği gibi şeriat özlemi içindeki zümrenin önündeki en büyük engel Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.
TSK’yı altetmeden, onu safdışı bırakmadan hain emellere ulaşılamaz, 100. yılına doğru ilerleyen Cumhuriyet altedilemez.
Bu demek değildir ki; Ak Parti bu hain emelleri güden isimlerden oluşuyor.
Doğrusu Türkiye Cumhuriyeti’ni idare eden bir iktidara böylesi bir yakıştırmada bulunmak en azından benim için söz konusu olamaz.
Ancak hükümet geçmişte de örneklerini gördüğümüz üzere AB hırsının da kurbanı olabiliyor.
Malum tasarı da bu hırsın bir yansıması diye düşünüyorum tüm iyimserliğimle.
Ama şunu da biliyorum ki; şeriat özlemi içindeki zümre ellerini ovuşturmaya başlamış bile.
Tasarı Genelkurmay’ın “Sıkıntı olur” uyarısına rağmen geçer de yasalaşırsa ülkemizde ikinci bir ordunun varlığından bahsetmek hiç de şaşırtıcı olmayacak.
Polis ağır silahlarla donatılabilecek.
MİT de yine silah ithali ile ayrı bir güç haline gelebilecek.
Şimdi soruyorum:
MİT’in ya da polisin buna ihtiyacı var mı?
Örneğin polis tank ya da havan topu ile kimle mücadele edecek?
Bu donanımlarla polis ya da MİT hangi sivil amaca hizmet edecek?
Sivil amaçtan kastedilen tam olarak nedir?
27 Aralık 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder