Güldük, söyledik, eğlendik!
Yaşasın KADINLAR!
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 75. yıldönümünü kutladık.
Yine hemen her ilçede, her bölgede anlı-şanlı törenler düzenledik, cafcaflı laflar ettik.
Kadınlarımız, analarımız, bacılarımız.
Ah sizler yok musunuz?
Sizler dünyasınız, sizler deryasınız, sizler cansınız, canansınız dedik.
Siz olmasanız bu dünyanın hali nice olurdu diye de ekledik.
Erkekleri ise zaten hiç düşünmeyelim, nihayetinde sudan çıkmış balık misalidir onlar kadınsız diye de böbürlendik.
Güldük, söyledik, eğlendik.
Hatta bazı yerlerde yemekler verip, bolca göbekler attık.
Yahu iyi güzel de dostlarım, ağabeylerim, ablalarım her şey bu kadar basit mi?
Bu kadar sıradan, bu kadar bayağı, bu kadar baştan savmalık mı?
Kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği günden bu yana 75 yıl geçmiş bizler hala kadın kotalarından, kadın idareci azlığından ağlayıp duruyoruz.
75 yıl geçmiş, kadınlara dair değeri sadece ilan edilmiş birkaç resmi günden ibaret olarak görüyor, yiyor, içiyor eğleniyoruz.
75 koca yıl geçmiş, canım ülkemde hala hem de en modern diye tabir edilen üç büyük kentimde kadınlar dövülüyor, sövülüyor, en ağır hakaretlere maruz bırakılıp, canına okunuyor.
75 yıl geçmiş, Anadolu’nun neredeyse tamamında kadına şiddet ilahi bir misyonmuşcasına rağbet görüyor, ‘kızını dövmeyen dizini döver’ safsataları genç beyinlere babadan kalma miras gibi işleniyor.
75 yıl geçmiş, töre cinayetlerini toplum bazında haklı görebiliyor, bunun savunmasını yapan kalemler bu ülkede fikir önderliği yapıyor, masum gencecik yürekler ‘namus’ hamiliğine soyunanlarca katlediliyor.
75 yıl geçmiş hala ülkemin idarecileri Kadın Sığınma Evleri denen yüzkarası, utanç yuvası mekanlar yapmayı marifet sayıyor, gelin burada şiddetten, töreden korunun diyor.
75 yıl geçmiş hala adı sanı bile birçokları tarafından telaffuz edilemeyecek türden olan sözde kadın dernekleri, güya çalışmalar yapıyor, Türk kadınını çağdaşlaşma yolunda eğitiyor. Bu eğitimler de genel de Hilton’un cafcaflı salonlarında, bilmem ne restaurantlarında yürütülüyor(!)
75 yıl geçmiş hala Türk kadını madamvari tiplerden ibaret sanılıyor.
Bırakın Allah aşkına ya!
Sevgili Ata’m değil 75 yıl, 175 yıl önce de tanısaydı bu hakkı değişen bir şey olmazdı.
Ki o bu hakkı; bugünkü Türk kadınını temsil yetisini kazanmış muhterem hanımlara mı vermişti acaba?
Tabiî ki hayır.
Nene hatunlar, Fatma efeler, Zeyno bacılardı onun Türk kadını betimlemesi.
22 Aralık 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder