Yeşilçam çıldırmış OLMALI!
Film sektörünün nam-ı diğer Yeşilçam’ın maşallahı var bugünlerde.
Çok değil daha 5 yıl öncesine kadar esamesi okunmayan Türk sinema sektörü yeniden doğuyor.
Sinema salonlarında birbiri ardına Türk yapımı filmler gösterime giriyor.
Hem de iş yapıyor.
Eskiden olduğu gibi üç yüz beş yüz kişiye değil milyonlarca kişiye hitap ediyor.
Hem yapımcısı kazanıyor hem sektör güç topluyor.
Peki bunlar oluyor da bu çok ilgi gören filmler belleklerde ne kadar yer ediniyor.
Bana sorarsanız hiç.
Sadece günü kurtarıyor.
Gülünüyor, eğleniliyor ya da ağlanıp, sızlanılıyor.
Ve çok değil birkaç hafta sonra bellekler de kaybolup gidiyor.
Neden çünkü içerikler oldukça sıradan, bayağı.
Gaz çıkararak toplumu güldürmeye çalışan bir senaryo ne kadar çarpıcıdır varın bir dakika düşünün.
Bunun aklı selim insanlar arasındaki izahı tek kelimeliktir: İğrenç.
Ama gelin görün ki; komik olma adına böylesi saçmalıklara yer verilebiliyor.
Ve canım insanlar da madem 10 lira para verdik bu filmi seyretmek için o zaman mecburen gülelim buna iğrençliğe diyor.
Ya da Çılgın Türkler gibi toplum nezdinde fenomen olmuş ve Kurtuluş mücadelemize ışık tutmuş bir kitabın ismini yozlaştırabiliyor çok bilmiş senarist ve yönetmenler.
Filmin adına ‘Türkler Çıldırmış Olmalı’ deyip sonra da bir grubun güya Afrika’da geçen saçma sapan hikayesini film diye beyazperdeye taşıyabiliyor örneğin.
Sonra bu saçmalıktan para kazanıp, canım arz-talep meselesi kavramının arkasında yeni tuhaflıklara yelken açabiliyor bu insanlar.
Ya da sırf genç bedenlerin harçlıklarına göz koymak için adına dershane denen filmler çekip, konusunu sadece üç beş hatunun tangalı popolarına endeksleyebiliyorlar.
Anlacağınız sadece günü kurtarıyorlar.
Peki bunlar var da dişe dokunur türde yapımlar yok mu?
Elbetteki var.
120, Nefes, Kurtlar Vadisi Irak, Eşkıya, Kabadayı, Beyaz Melek en azından insanın içini ısıtıyor, kalplere dokunuyor.
En azından insani bir yanı barındırıyor.
Yine de eski Yeşilçam’ın hazzını hiçbiri vermiyor.
Kaldı ki bir Adile Naşit, bir Münir Özkul, bir Şener Şen, bir Cüneyt Arkın bir Kemal Sunal da kolay olunmuyor.
Anlayana tabii!
22 Aralık 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder